28 Aralık 2014 Pazar

Lou'ya mektuplar- 14

Merhaba Lou,
Garip bir duygu dokunabilecek kadar yakınımdaydın bir hafta önce ve birkaç gün sonra yine o kadar yakınımda olacaksın ama ben yazmayı seçiyorum. Çünkü cesaretim yok gözlerinin perdesinin ardındaki seninle konuşmaya. Ya altından yeni perdeler çıkarsa, ya seni bulmam için daha çok ölmem gerekiyorsa? Öldükten sonra bir şey olmak istesem huzur olmak isterdim. Ben sende huzuru aradım, dostluğu aradım. Bütün Avrupa'yı dolaşan Erasmus'un aradığı gibi varoluşun her karışında aradım. Erasmus ne bulmuş peki biliyor musun?
"Belki bana aldanmış olmak büyük bir dert diyeceksin, asıl aldanmamış olduğunu düşünmen büyük bir dert."
Bilirsin, hayatın bana verdiklerinin tesadüf olmadığını düşünen bir insanım. İnsanlardan da pek bir şey beklemiyorum. Peki ya dostlarım?
Derya gibi gökyüzü gibi sonsuz bir şeydi, dostluktu, aradığım. Ben doğanın boşluğunda savrulmamak için saçlarına tutundum, oturup gamzene bir nefes çektim.
Aşıktım, benim minik Lou'm, hiç yerine her olmak istedim. Bir bu içime oturdu bir de:
"Bir bakardım eğilmiş su içiyor
Gamzelerinden kuşlar."
Şimdi bırakıyorum kendimi boşluğa, ellerimi çekiyorum saçlarından ve elbet başka saçlara dolanır bu eller.
Kendine iyi bak minik tırtılım, zalim biri olma, en çok da kendine karşı.
Bir de arada bir de olsa gökyüzünü ve deryayı hayal et, sadece kendin için bile olsa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder