4 Eylül 2014 Perşembe

Saçlarım gibiydi yaşamım da

Kısacık ve sıralandı saçlarım,
Hayatımın sıradan olduğu yıllarda.
Uzadıkça saçlarım,
Anlar da uzadı ve sorunlar da.
Kıvrılmaya başladı;
Çünkü su da zaman da
Laminar akmazdı gerçek hayatta.
Ve dolandı birbirine
Bazen ayırdım karışan yerleri
Bazen - o kadar acı veriyordu ki-
Olduğu gibi bıraktım düğümleri.

Sonra değişmek istediğimde
Saçlarımı değiştirmekten başladım işe.

Ve " bizde kellik yok"
Saçlarım yok olduğunda
Yok olacağım ben de...

Kadıköy- Bostancı yürüyüş notları- 1

İki vakit arasına yerleştirilmiş
Küçücük bir sonsuz.
On beş,
Bilemedin on altılık gülüşüyle
Bitmek tükenmek bilmez bir umutla
Dolunayın üzerine yürüyen,
Salıyı çarşambaya bağlayan gece uyutmayın
Sonra geceyi gündüz edip
Iki gün arasına öylece uzanan
Kıvırcık saçlarının çok olan yarısını
Çarşambaya dolayan,
Diğer yarısını salıya.
Uzandığın yerden doğrulup
Köprücük kemiğime öpücük konduran,
Yüreğimin içini bir madenci gibi oyan
Oyup en ulaşılmaz yerlere giren
Göçük altındaki cesetleri çıkaran,
Ölüleri huzura uğurlayan
Ve canlıları.
Sonra yavaşça öpüp Salıyı
Gözlerini yumduran,
Çarşambayı mis gibi
Hanımeli kokusuna uyandıran,
"Incelik bir gündüzsün sen
Salıyla çarşamba arası."

Sarmaşık

Sonsuz bir kuyunun içinde
Bir sarmaşık kök saldı bir gün.

Kuyunun taşları sevindiler;
Soğuk yalnızlıklarına sarılan
Düşmemek için sımsıkı tutunan
Bu canın gelişine.

Gittikçe büyüyüp gelişti sarmaşık.
Çok şey öğrendi taşlardan,
                                           sudan,
                                                      ışıktan...

Zaman sadece izafi bir kavramdır
Ve taşlar izledi sarmaşığı an be an,
Bir ömür veya bir gün ne fark eder?
Taşların dokusuna işlendi anlar.

Kuyuyu aşacak kadar büyüdü
Ve çıktı kuyudan sarmaşık.
Taşlar nem kokulu bir yasa büründü,
Öldüğünü söylediler sarmaşığın.

Var oluş da bir sanrıydı yok oluş gibi.
Bir ucu toprakta,
Ve içinde dolaşan şuydu
Ve taşlar sonsuza kadar oradaydı
Ve sarmaşık ışığa kavuştu...